Location İstanbul, Türkiye
Date 2025
Type Office
Status Competition
Location İstanbul, Türkiye
Date 2025
Type Office
Status Competition
Ekip |
Kerem HANCI, Mimar
Zümra OCAK, Mimar
Onurcan TOGAY, Mimar
Mehmet ATIŞ, Mimar
Elif Şevval YILMAZ, Mimar
Betül Sena TİLKİ, Mimar, Peyzaj Mimarı
Beren EREN, Mimar
Umut KAYA, İnşaat Mühendisi
Danışmanlar |
Ceren BALMUMCU, Şehir Bölge Plancısı
Irem ÇOBAN, Şehir Bölge Plancısı
Yasin EMIROGLU, Elektrik Mühendis
Osman KAYA, Makine Mühendisi
Yardımcılar |
Esra EVRAN, Mimar
“Kadıköy, geçmişin izlerini gelecekle harmanlayan bir kültür durağıdır; burada her sokak, her yapı kentliyle konuşur.”
Bu anlamlı ifade, İstanbul’un Anadolu yakasındaki en karakteristik semtlerinden biri olan Kadıköy’ün mekânsal ve sosyal belleğini özetler niteliktedir. Bu proje, yalnızca bir hizmet binası değil; kente ses veren, onunla iletişim kuran, yaşayan ve yaşatan bir yapı olma hedefiyle yola çıkmıştır. Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası, çağdaş bir belediyecilik anlayışını, mimari bir dil üzerinden toplumla buluşturan, açık ve şeffaf bir yönetim yapısının mekânsal karşılığı olarak ele alınmıştır.
Kadıköy’ün mimari dokusu, hem tarihi sivil mimarinin özgün örneklerini hem de modern kentsel dönüşüm süreçlerinin izlerini taşır. Bu çok katmanlı yapı; tarihi çarşısı, sahil bandındaki kentsel boşlukları, sokak kültürü, kültür-sanat etkinlikleri ve yaşayan mahalle örgütlenmeleriyle desteklenir. Aynı zamanda, Kadıköy İstanbul’da kamusal yaşamın en aktif sürdüğü bölgelerden biridir. Bu yoğunluk ve çeşitlilik, yapı tasarımına yön veren temel girdilerden biri olarak değerlendirilmiş; kentlinin hem gündelik yaşamında hem de sosyal hafızasında yer edinebilecek nitelikli bir kamusal yapı hedeflenmiştir.
Tasarımın temel yaklaşımı, yapı-parsel-kent ilişkisini klasik aksiyel yerleşimden çıkararak, mevcut ulaşım ve yaya akslarına açılı bir şekilde konumlandırmak olmuştur. Bu strateji, yalnızca biçimsel bir farklılık değil; mekânsal süreklilik, yönlenme ve kentle etkileşim kurma biçimi olarak kurgulanmıştır. Parselin köşe noktaları arasında kurulan bu açılı yerleşim, kentle yapı arasında tanımlı olmayan boşlukları değerlendiren ve bu noktalarda meydanlaşmalar oluşturan bir sistem önerir. Bu meydanlar, kullanıcıyı karşılayan, yönlendiren ve sosyalleşmeye olanak tanıyan alanlar olarak öne çıkmakta; kentsel hareketliliği yapının içine doğru çeken geçirgenlik yaratmaktadır. Ayrıca, tasarlanan bu açık alanlarla birlikte kentin yoğun olan bu bölgesindeki sokak yoğunluğunu meydanlara paylaştırarak daha ferah ve nefes alan bir çevre sağlanmıştır.
Zemin kat düzleminde parçalı bir kurgu benimsenmiş, kamuya ait alanlar yerleştirilerek yapı tamamen geçirgen hale getirilmiştir. Böylece belediye yapısı, kapalı, erişimi sınırlı bir kamu binası olmaktan çıkarılıp; kentlinin günlük yaşamına entegre olan, zaman geçirebildiği ve çeşitli işlevleri aynı anda deneyimleyebildiği bir kamusal platforma dönüştürülmüştür. Bu yaklaşım, çağdaş belediyecilik anlayışında sıkça karşılaştığımız “halka açık, katılımcı, kapsayıcı” ilkesinin doğrudan bir yansımasıdır.
Yapı kütleleri, alınan bu kararlara ek olarak parselde var olan ağaç dokusu korunarak yerleştirilmiş, bu doğal unsurlar tasarımı yönlendiren temel girdilerden biri haline getirilmiştir. Yapı konumlanışı ve mevcut ağaçlarla birlikte hem iklimsel hem de estetik anlamda daha nitelikli bir çevre oluşmuş; yapının merkezinde oluşan boşluklar iç avlu ve etkinlik alanlarına dönüşmüştür. Bu iç avlu, sakin, geçirgen, sosyal bir toplanma alanı sunmakla birlikte kentlinin gündelik yaşamında şehrin yoğunluğundan bir nebze de olsa uzaklaşabileceği, nefes alabileceği bir mikro kamusal alan niteliğindedir. Avlu, aynı
zamanda kullanıcılar arasında sosyal iletişim kuran bir mekan olarak iç mekânın kalbi konumundadır.
Yapının karşısında yer alan mevcut otopark alanı, gelecek planlamaları doğrultusunda projeye entegre edilerek yeşil süreklilik oluşturacak biçimde düşünülmüştür. Böylece yapı, uzun vadeli bir kentsel senaryoya açık, ilerleyen zamanda iki mekanın birbiriyle ileteşim kurabileceği bir şekilde konumlandırılmış; katı sınırları olmayan, gelişime izin veren bir organizasyon önerilmiştir.
Yapı yalnızca kendi sınırları içinde kalan bir bina değil, çevresiyle birlikte okunması gereken kentsel bir parça olarak kurgulanmıştır. Bu kapsamda, peyzaj tasarımı da mekân üretiminin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Proje alanında oluşturulan sürprizli açık alanlar, kentlinin farklı yaş ve kullanım gruplarına hitap eden çok işlevli kullanımlara olanak tanır. Haftalık kurulan kent pazarı, çocuklar ve evcil hayvanlara özel oyun ve köpek parkı, yerel üretimi destekleyen Kadıköy bostanı, karşılama ve buluşma meydanı, kültürel etkinlikler için tanımlanan sanat meydanı, tören ve toplu kullanımlar için ayrılan toplanma alanı ve tarihsel belleği referans alan Kadıköy çayırı, kentsel boşlukları hem programatik hem de deneyimsel açıdan zenginleştirir. Bu alanlar, yapının kentsel karşılığını çoğaltan, kullanıcıyı içine alan ve yaşam sürekliliğini sağlayan çok katmanlı bir peyzaj önerisidir.
İhtiyaç programı içinde yer alan konferans salonu, ana belediye kütlesinden ayrılarak hem bağımsız bir kamusal yapı olarak hem de belediyeye hizmet edecek şekilde tasarlanmıştır.
Bu mekân, belediye işleyişinden bağımsız olarak 7/24 kullanılabilen, belediye birimleri ile güvenlikli geçiş sağlayan, kültürel ve sosyal etkinliklere ev sahipliği yapabilecek esnek bir yapı olarak öne çıkar.
Üst katlarda parçalanan kütleler, birinci katta halka açık, ikinci katta ise belediye personeline hizmet veren bağlantı kütlesi aracılığıyla birbirine bağlanmıştır. Bu kütle, aynı zamanda sosyal etkileşimi güçlendiren, mimariyi kullanıcı deneyimiyle ilişkilendiren bir dolaşım mecrası sunar. Yapının başkanlık birimi, hiyerarşik bir mimari jestle bir kat yukarıda konumlandırılmış; yönetsel yapıya fiziksel bir fark katılmıştır.
Yapının ana servis fonksiyonlarını barındıran kütlede, müdürlük birimleri bir atrium etrafında konumlandırılmıştır. Atrium, yapının içsel organizasyonunu merkezileştirirken, farklı birimler arasında görsel ve fiziksel bağ kuran geçirgen bir iç boşluk olarak işlev görür. Bu mekân hem doğal ışık hem de havalandırma açısından yapının konfor düzeyini artırırken, yukarıdan gelen cam çatı ile ışığın iç mekâna derinlemesine yayılması sağlanmıştır.
Cephe tasarımı, projenin “şeffaf belediyecilik” anlayışını doğrudan yansıtan en önemli mimari elemanlardan biridir. Belediye yapısı, kentliye karşı kendini gizleyen değil, onunla göz teması kuran bir duruş sergilemelidir. Bu nedenle cephede cam yüzeyler kullanılarak iç mekânın dışarıyla görsel ilişkisi kurulmuş, kamusal açıklık vurgulanmıştır. Aynı zamanda bu şeffaf yüzeylerin iklimsel konforunu sağlamak adına cepheye entegre modüler güneş kırıcı paneller tasarlanmıştır. Bu paneller hem ritmik bir cephe hareketi sağlar, hem de enerji verimliliğini destekleyerek yapının sürdürülebilirlik performansına katkı sunar.